Biliyorsunuz ben evrenbilimden (kozmoloji) anlamam ama nedense hep yaptıkları bana saçma gelir. Gökbilimciler olmasa hepsi bilimsel açıdan aç kalacaklar gibi gelir bana. Müthiş matematik denklemleri içinde kaybolurlar daha sonra da elde ettikleri sonuçları gökbilimciler kanıtlasınlar diye uğraşırlar.
İranlı gökbilimci Abdurrahman El-Sufi 900 yıllarında Andromeda gökadasını görmüş ve kitabında işaretlemiş olmasına ve daha sonra bulutsu şeklinde görülen bu cisimlerin katalogları yapılmasına karşın Samanyolu dışında oldukları ilk kez 1920’lerde gerçekleşmiştir. Yani 1920’lerde ilk kez elimizde 1 tane gökada vardı. daha sonra sayı yavaş yavaş arttı.
Fotoğrafa baktığınızda aklınız ilk ne geliyor? Sarmal kolları olan bir gökada görüyorsunuz. hatta ortası da gökada merkezleri gibi parlak, iki yıldız var. Hayır bu bir gökada değil bizim Samanyolunda bulunan bir gezegenimsi bulutsu. Güney yarım kürede Cetvel takımyıldızında bulunan Menzel 2’nin katalog adı ise PK 329-02.2. Amerikalı gökbilimci 1920 yıllarında bu bulutsuyu keşfetti.
İngiliz bilim insanı bir grup uzun zamandır Havai Fişek (Fireworks) adlı gökada da takip ettikleri bir yıldızın yok olduğunu gördüler. Katalog adı N6946-BH1 olan bu yıldız neden yok olmuştu sorusunun yanıtı olarak yıldızın kendi kendini yediğini ileri sürüyorlar. Fotoğrafta yıldızı değil onun bulunduğu gökadayı görüyorsunuz.
Fotoğrafa dikkatli bakın, bir radyo teleskopla alınan bu görüntü evrenin ne denli büyük, insanların ne denli küçük olduğunu gösteriyor. Fotoğrafın bir uçtan diğer uca büyüklüğü tam 100 000 IY mertebesinde, yani bizim gökadamız büyüklüğünde. Cygnus A adını alan bu radyo gökada merkezinde kocaman bir kara delik barındırıyor.
Fotoğrafta gördüğünüz o güzelim dağ, yarın ben Saklıkent’i terkedeceğim için yalnız kalacağından üzülen dağlardan biri değil. Mars ile Jüpiter arasında bulunan cüce gezegen Ceres üzerinde bir dağ. Biliyorsunuz NASA’nın Şafak adlı uzay aracı bir yıldan fazla Vesta asterodini inceledikten sonra bir de gidip şu Ceres’i gözleyeyim diyerek bu cüce gezegene gelmedi 20-30 yıllık planlamanın sonucunda orada.
Saklıkent'de yapılan gözlem şenliğinden sonra Hayvan'ım ile 10 gün daha beraber olduk, güzel anlar yaşadık ve gökyüzü fotoğrafı çektik. Kendisinde bulunan bir objektifi denememi önerdi, 200 mm odak uzaklığına sahip güzel görünümlü bir Canon'du. Celestron kundağın üzerindeki teleskobu çıkardım ve Canon 60Da makinemi taktım tabii söz konusu objektifi de önüne taktım.
Bu akşam saat tam 19:44:31'de parlama vardı. Polarie yardımıyla Canon 450D'yi kullanarak fotoğraflayabildim. Akşamın erken saatiydi, neredeyse gökyüzünde 5-6 yıldız sayabiliyorduk ama bu uydu hiç bir şeyi dinlemedi ve gayet güzel Altair yıldızının yanında parladı.
Dünyamız da bizim kadınlarımıza benziyor. Bir yandan yemek yemiyorlar ama içtikleri su bile onların kilo almasını sağlıyor. Aldıkları kiloları vermek için de çeşitli spor yaparak, özellikle yürüyerek kilo kaybetmeye çalışıyorlar. Sizlere önce dünyamızın yediği yemeği anlatayım.
Kim daha iyi ekipmana sahip ise isimleri de o veriyor doğal olarak. İşte Kuğu takımyıldızında Deneb'e yakın bu büyük bulutu da Kuzey Amerika kıtasına benzetmişler. benim fotoğrafta sağ üste görülen karanlık bölge de Meksika körfeziymiş.
Ben müzikten anlamam ama gençliğimde bu Queen grubunu dinlemekten çok hoşlanırdım. Hele o solisti Freddie Mercury yok mu, tanrım o ne sesdi öyle, benim gibi müzik cahilleri dahi onu dinlemekten zevk alırdı. Çağımızın geçlerinin hala bu grubun şarkılarını dinlediğini düşünüyorum. İşte bu müthiş ses genç yaşta 1991 yılında öldü.
