JWST Görüntüleri Büyük Patlama Teorisine Meydan Okuyor - 6
Bu konudan sıkıldığınızı farkediyorum, o nedenle şimdilik bu son yazım olacak. İleride yine JWST’nin gözlemlerinden bilgi gelirse yazma serisine devam edebilirim.
Bu konudan sıkıldığınızı farkediyorum, o nedenle şimdilik bu son yazım olacak. İleride yine JWST’nin gözlemlerinden bilgi gelirse yazma serisine devam edebilirim.
Bugün size kara maddeden söz edeceğim. Nereden çıktı, önce onu bilmemiz gerekir. 1900’lerin başından itibaren yapılan gözlemler ilginç bir olayı ortaya koydu.
Gökbilimciler yıldızları çeşitli özelliklerine göre sınıflandırırlar. Bu özelliklerden biri de barındırdığı metal miktarıdır. Buradaki metal, yıldızda hidrojen ve helyum dışında kalan tüm elementlerin toplamıdır. Evren ilk oluştuğunda sadece hidrojen ve helyum vardı.
İlişik görselde JWST ile bulunan en uzak ve ilk galaksilerin görüntülerini görüyorsunuz. Ortadaki panelde 1 ve 2 nolu galaksilerin büyütülmüşleri var. Glass-z10.5 ‘a baktığınızda ince uzamış görüntüsü onun evrimleşerek disk oluşturduğunun kanıtı.
Hubble Uzay teleskobundan 30 yıl sonra uzaya yerleştirilen JW uzay teleskobundan evren bilimciler (kozmolog) çok umutluydular. Evrenin başlangıcından biraz sonrasını göstermelerini bekliyorlardı.
Yine uzmanı olmadığım bir konuda yazdığımı baştan itiraf etmek isterim. Sadece okuduklarımı özümseyip sizlere yazmaya karar verdim. Daha önce de bu konuda yazdıklarım var, biraz bu teoriye karşı sanırım allerjim var.
Bu işlerle gökbilimciler değil yıldız falcıları uğraşır biliyorsunuz. Eski insanlar tanrıyı gökyüzünde ararken parlak yıldızları çizgilerle birleştirip gruplamışlar ve onlara takımyıldız demişler. Bir yıl boyunca Güneşin üzerinde dolaştığı tutulum düzlemine de Zodyak kuşağı ve o kuşaktaki takımyıldızlara da burç adını vermişler.
İlişik görsele bakarsanız çarpıklığın ne anlama geldiğini görebilirsiniz. İngilizcede buna warp diyorlar. Samanyolunun diski düz değil, hafifçe çarpık. Bir grup bilimci 2019 yılında güzel bir çalışma ile bunu ortaya koymuşlardı ama bu çarpıklık daha önceden iddia edilmişti.
1995 yılından bu yana 5200 ötegezegen keşfedildi. Ne arıyoruz, evrende bizden başka yaşam var mı? Böyle bir amaca ulaşmak için elimizde bol miktarda ötegezegen olması gerekir. İşte bunun için gökbilimciler çok çalışıyor, hem yerdeki teleskopları kullanıyorlar hem de yeni uzay teleskopları tasarlıyorlar.
Bizim astronomi ve uzay bilimleri bir çok bilim dalı ile beraber çalışır. O nedenle AstroArkeleoji, AstroKimya, AstroBiyoloji AstroJeoloji gibi yeni kavramların ortaya çıktığını görürsünüz. Meğer mağara bilimi ile de beraber çalıştığını duyunca sizinle paylaşmak istedim.