Bu konudan sıkıldığınızı farkediyorum, o nedenle şimdilik bu son yazım olacak. İleride yine JWST’nin gözlemlerinden bilgi gelirse yazma serisine devam edebilirim.
Yorumlarında FB arkadaşlarım sürekli sordu büyük patlama teorisi çöküyor mu, onlara her zaman aynı yanıtı verdim, merak etmeyin çökmez dedim. Bu yazıda neden çökmeyeceğini size anlatmaya çalışacağım.
Kozmik arka plan ışıması büyük patlama teorisinin önemli bir ayağını oluşturur. 1930’larda George Gamow ve öğrencisi bu ışınımı ileri sürdüler. Her zaman olduğu gibi evren bilimciler büyük patlamanın ilk ışınımının kalıntısının teorisini geliştirdiler. Bunun gözlenebileceği ileri sürüldü ve 1965 yılında ilk gözlemi yapıldı. Düşünebiliyor musunuz ortaya bir teori atıyorsunuz ve sonunda onu gözleyebiliyorsunuz. Bu ışınıma karşı çıkanlar, tamam da evrenin bir kısmından bu ışın gelecek ama onun tam tersinden neden bu ışın gözlensinki dediler.
Ayrıca gözlenen ışınımın içinde galaksimizin kollarında bulunan tozlar ve uzak galaksilerin kırmızı öte ışınımları vardı. Hatta bu kara cisim ışınımını yapan bir sürü ötegezegen vardı. Elde dilen gözlem verilerinden bu katkıları nasıl çıkarmışlardı. Evrenin her yönde eşit dağılımlı yani isotropri kavramı önemlidir. Gözlenen ışınımda eş yönlülük yoktu, özellikle teknolojinin ilerlemesi ile çok daha ayrıntılı yapılan gözlemlerde dalgalanmalar o kadar açıktı ki, destekçiler bu konuya değinmediler ama hemen büyük patlama teorisine yeni bir kavram kattılar ve matematik denklemlerin içine bu kavram kolayca girdi.
Bu kavrama enflasyon dediler, hani şu emekli maaşımın alım gücünün üçte bire düştüğü ekonomik dünyadaki değil evrenbilimdeki enflasyon. Buna kozmolojik şişme de deniyor. Büyük patlama gerçekleştikten hemen sonra 10^-36 ile 10^-32 saniye arasında evren hızla şişti ve gözlediğimiz isotropiyi gerçekleştirdi dediler. Burada 10^-36 saniye ne demek biliyor musunuz? Saniyenin 36’da 1’i demek. 1 mikro saniye (ms ile gösterirsek) saniyenin milyonda biridir. Yani patlamadan hemen sonra mikro-mikro-mikro-mikro saniye içinde evren birden genişledi. Ne kadar genişledi sorusunun yanıtı ise ilişik şekilde verilmiştir. Yaklaşık 10^30 cm. Bu kadar kısa zamanda ışık hızından daha hızlı bir şekilde bu şişme nasıl gerçekleşti diye sorarsanız yanıt yoktur. Ben yanıt yok diyorum ama evren bilimciler nagatif vakum gibi çok akıllı kavramlar geliştiriyorlar. Hangi kuvvet bu şişmeyi sağlamıştır derseniz yıldız falcılarının Satürn sizi çok etkiliyor derken inandıkları kuvvete benziyor, yani yanıt yok.
Bu enflasyon olayını neden anlattım, eğer ortaya bir teori koyuyorsanız, yeni gözlem verilerini açıklamak ve karşıtların sorusunu yanıtlamak için ortaya bir başka teori atıyorsunuz. Böyle mucizevi bir genişleme aşaması için bilinen bir mekanizma yok. Sadece sorunlardan kurtulmak için icat edildi enflasyon kavramı. Bu, kozmologların teoriyi kurtarmak için icat ettikleri, fiziksel bir kanıtı olmayan, tamamen matematiksel araçlardan biridir. Büyük patlama teorisinin çökmeyeceğine dair bir başka örnek daha vereyim. Gökyüzüne baktığınızda tüm yıldızların sizin çevrenizde dolandığını görürsünüz. İlk insanlar ve onların düşünürleri evrenin nasıl oluştuğunu, nasıl bir evrende yaşadığımız sorguladılar. Gökbilimcilerin bir kaçı dışında Dünyanın evrenin merkezi olduğuna, Güneş, Ay ve gezegenlerin onun çevresinde dolandığına inanırlardı. Yıldızlar ise kıl çadır içinde yaşayan göçebe toplumlarda çadırlardaki deliklerden ibaret yani durağandı. Milattan sonra 2. yüzyılda yaşayan Batlamyus Almagest adlı yapıtında gök cisimlerinin karmaşık hareketini açıklayan evren modelini ortaya koydu ve bu model tam 14 asır tüm insanlar tarafından kabul edildi.
Fakat açıklayamadıkları bir gözlem vardı. Yıldız falcılarının çok sevdiği gezegenlerin gökyüzündeki retro (geri) hareketini bu modele uyduramıyorlardı. Bu sorunu halledebilmek için gezegenleri yörüngeleri üzerinde takla attırmaya çalıştılar. Fakat 16. yüzyıldan başlayarak Kopernik, Galileo ve Kepler gibi araştırıcılar ve onları takip eden Newton güneş merkezli evreni savunmaya başladıkları zaman başlarına neler geldi, tarihi açıp bir okuyun ama bunu her zaman ortaçağın karanlık dönemi derler. Bruno yakıldı, Galileo mahkemelerde süründü. Her neyse gezegenlerin geri hareketini bu model çok kolayca açıklıyordu.
Yeni evren modeli hemen kabul edildi mi, hayır edilmedi. Özellikle Osmanlı imparatorluğunda 1900’lere gelinceye dek bir iki kitapta güneş merkezli evren modelinden şöyle biraz söz edildi. Acaba neden? Şimdi bir çok insanın kabul ettiği büyük patlama kuramına karşı gözlenen veriler bu kuramı ortadan kaldırmayacak, eminim. Gerçek bilim, gözlemlerimizi açıklamak için teoriler geliştirdikçe ilerler. Belli bir aşamada açıklanamayan gözlemlerin birikmesi, bir teorinin gözden geçirilmesini gerektirir. Sevgilerimle…