Bu konuda FaceBook'da bir yazı yazmıştım, anımsamıyorum ne zaman. Bugün tüm arama motorlarında aradım bulamadım.

Sadece benim yazımı "gök bilgi" bloğuna koyan Ümit Fuat Özyar'a teşekkür ederim. FaceBook eski yazıları siliyor herhalde, bir öğreten olursa tüm yazıların bir yedeğini almak artık şart oldu. Aşağıda yaz saati ile ilgili yazıyı bulacaksınız. Bu beladan nasıl kurtulur sorusuna bir gökbilimcinin yanıtıdır bu ve çok kolaydır.

Yılda iki kez saatlerin ileri-geri alınması biyolojik saatimize etki ettiğinden psikolojik ve sosyal yaşamımızı etkiliyor ayrıca ekonnomiye de etki ediyormuş. Bu saçmalığı her yıl yaşıyoruz ve biz yaşayanlar aslında nefret ediyoruz bu değişimden. Tüm dünyada yaz saati uygulamasından vazgeçen ülkelerin sayısı da azımsanmayacak sayıda. İşte son zamanlarda bu yaz-kış saati olmasın diyenlerin sayısı da ülkemizde arttı. Meclisimizin dilekçe momisyonu da toplanmış ve tüm kamu kurumlarının görüşünü alarak artık sürekli olarak yaz saatinin kullanılması için öneride bulunmuş ve bir milletvekilimiz de kanun taslağı hazırlamış.

Bu dökümanları incelediğinizde Iğdır'dan geçen 45 derece doğu boylamı yani yaz saati sürekli kullanılsın isteğinin iki temel gerekçesi var. Birincisi bir çok ülke kendisinden değil daha doğusundan geçen boylamı esas alması, ikincisi ise enerji tasarrufu. İlk gerekçe doğru, ülkelerin çoğunda çalışan insanlar karanlıkta mesaiye başlıyorlar. Neden diye düşününce pek bir yanıt bulamıyorsunuz. Doğu ülkelerinde sabahleyin kalk, çalış diyen bir yönetime bağlayabilirsiniz, batıda ise akşamı erken yaparak eğlenmeyi mi istiyorlar diye düşünürsünüz. İkinci gerekçe üzerinde bir çok tartışma var. Dilekçe komisyonunun dökümanında 1984 yılında yaz saatine geçerek ne kadar elektrik tasarrufu yapıldığı yazılı, sadece binde beş (0.005) düzeyinde. Benim de hiç bir zaman aklım almamıştır bu tasarrufu zaten ama bu tasarruf varsa da çok küçük. Dolayısıyla ülkelerin çoğunun doğu boylamları seçmesi de enerji tasarruf etmek için değil.

Fotoğrafın üstündeki parça 30 derece boylamı aldığımızda, alttaki kısım ise 45 derece boylamı aldığımızda ülkemizde güneş ışığından en çok yararlanan bölgeleri gösteriyor, Doğal olarak ülkemizin batısı ile doğusu arasında 1 saat 16 dakika fark olduğu için veya 2000 km genişliğinde bir ülkemiz olduğundan güneş ışığından kışın ve yazın yararlanan bölgeler de farklı oluyor. Aslında sürekli olarak ABD'de ve Avustralya'da olduğu gibi iki farklı saat kullanmamız gerekir ama bu bizi iyice kaosa sürükler. Ekonomistlere göre kış saati kullandığımızda Avrupa ülkeleri ile yaz saati kullandığımızda ise doğu ülkeleri ile ekonomik faaliyetlerimiz daha kolay oluyormuş. Yani iki arada bir derede kalmışız da haberimiz yok.

Herkese sormuşlar, güya halka anket de uygulamışlar ama bir gökbilimciye sormamışlar. Bana kalırsa en iyisi yaz-kış saatinden vazgeçmek, bütün yıl aynı saati kullanmak. Peki hangi boylamı temel almamızı öneriyorsun diye sorarlarsa ne 30 ne de 45 dereceyi 37.5 dereceyi öneririm, tam ülkemizin ortasından geçen. O zaman Greenwich ile saat farkımız 2.5 saat olur. Buçuk da nereden çıktı derseniz ülkemiz için en hayırlı olanı budur. Peki başka böyle buçuklu kullanan var mı? Evet var, Hindistan, Venezuela, İran, Myanmar ve Avusturalyanın bir bölümü. Eğer sürekli olarak yaz saatini kullanırsak 21 Aralıkta Edirne'de saat 8:30'da, Ankara'da 8:00'de güneş doğacak. Edirne'deki memur arkadaşı düşünebiliyor musunuz? Güneş doğmadan 1 saat önce kalkacak, karanlıkta çocuklarını okula bırakacak ve işyerine geldiğinde güneş daha yeni doğuyor olacak. Halbuki benim önerim biraz daha insaflı yani sadece yarım saat.

Siz ne dersiniz? Düşüncelerinizi yorum bölümünde anlatabilirsiniz. Ben emekli olduktan sonra biyolojik saatim bozuldu sabah 4'de yatıyorum, öğlen 11'de kalkıyorum ama sizler biyolojik saatinizi koruyun.