13 Mart 1781 yılında keşfedildi ve bu sene keşfedilişinin 233. yılı kutlandı. O zamana kadar insanlar hiç yeni bir gezegen bulmamışlardı. Gökyüzünde yıldızlar arasında dolaşan 7 cisim biliyorlardı, Uranüs 8. oldu.
Beni bu gezegenin bulunuşu hiç ilgimi çekmedi, asıl önemli olan bulan kişinin yaşamıydı. Sir William Herschel hakkında yazılanları Wiki'den okuyabilirsiniz. Osmanlılarda teleskobun esamesi okunmaz iken Herschel 250 yıl önce 400'den fazla teleskop yapmış gökyüzüne bakmak için. En büyüğü odak uzaklığı dolayısıyla tüpünün uzunluğu 12 m olan çapı 1.26 m aynalı bir teleskop. Bunu çok az kullanmış 47 cm çaplı, 6 m odak uzaklığa sahip teleskobu ile keşiflerini gerçekleştirmiş.
Amatör bir gökbilimcinin azim ve çalışma ile nerelere gelebileceğinin bir öyküsüdür. Sadece Uranüs'ü değil, yüzlerce bulutsu ve küme yıldızları, gezegenlerin uyduları, aslında saymakla bitmez bir keşif sayısı. Benim aklım ise 250 yıl önce bu kadar teleskop yapması olmuştur. İşte bu başarılarının ödülü olarak İngiltere kraliyet astronomi derneğinin başkanlığına getirilmiştir. Teleskobu ile tüm gökyüzünü taramıştır, Uranüs'ü keşfetmesi tesadüf değil, bu taramanın sonucudur.
Uranüs Güneş çevresinde 84 yılda bir dolanır. Şekle bakarsanız dönme ekseni neredeyse yörünge düzlemin içindedir, yani bir anlamda yuvarlanarak gider. Bu yapısından dolayı ilginç gece gündüz ve mevsimler yaşanır. Gaz gezegen olduğu için üzerinde oturacak yer yoktur, iyi ki de yoktur, çünkü herhangibir kutbuna yakın yere otursanız 42 yıl gece, 42 yıl gündüzü yaşayacaksınız. Çekilmez bir yaşam. Sözkonusu bu ilginç dönme eksenin çevresinde yaklaşık 17 saatde bir döner. Halkalı bir gezegendir, en önemli iki büyük uydusunu yine Herschel keşfetmiştir. Ama halkasını görememiştir, çünkü halkanın yoğunluğu fazla değildir.
Genellikle şu soru sorulur neden dönme ekseni yörünge düzlemindedir? Gökbilimciler 4.5 milyar yıl önce yaşamadıkları için bu sorunun yanıtı olarak ortaya bir model koyarlar. Bugün biliyoruz ki gezegenler küçük parçaların çarpışarak birleşmesi sonucu oluşmuştur, bunun bir çok kanıtı vardır. Uranüs ya oluşurken ya da oluştuktan biraz sonra büyük bir parça ile çarpışması sonucu dönme ekseni bugün gördüğümüz durumunu almıştır. Bu soru gökbilimcilerin değil ama gökbilime meraklı olanların sorusudur. Örneğin Venüsde de benzer durum vardır ve benzer bir model ile açıklanır.
Son zamanlarda içime dokunur oldu Osmanlılarda teleskobun olmayışı. Matbaanın neden o kadar geç geldiğini açıklayabilirsiniz ama Fransa'ya Almanya'ya o kadar gidip gelen aydın insanlar varmış o devirde, neden bir tanesinin aklına gelmemiş ülkesine bir teleskop kazandırmak. Hani o mükemmel padişahlarımızın hiç birinin kafası bilime yatkın değil miymiş, sadece çocukalrını, kerdeşlerini öldürmeyi mi biliyorlarmış. Ben sıkıldım bunları düşünerek, sevgilerimle...