Gökyüzünün en güzel poz veren cisimlerinden biri de bu tür bulutsulardır. Bunların gezegenler ile ilgisi yoktur ama ilk gökbilimciler teleskopta bu cisimleri gördüklerinde bir disk gördüklerinden dolayı gezegen sanmışlardır.
Güneş kütlesi yöresinde kütlesi olan yıldızlar ölmeden önce komaya girerler. Merkezlerindeki helyum elementini yakamadıkları için sürekli çekirdeklerini sıkıştırıp sıcaklıklarını artırırlar ama o sırada üretien enerji ile dış katmanlarını uzaya atarlar. Sonuçta uzaya atılan bu gaz kütlesini can çekişmekte olan yıldızın ışığı aydınlatır, sahne ışıkları gibi, yıldızın ölümünü müjdeler.
Bu tür bulutsuların uzaklığını bulmak çok güçtür, çünkü ölmekte olan yıldız artık kararlı bir yıldız değildir. Gökbilimcilerin elinden hiç bir şey kurtulamaz, onun için de yöntem bulmuşlardır ama hatası çok büyüktür. Yeni bir çalışmada duyarlığı çok daha iyi olan bir yöntem bulmuşlardır. Bulutsuların sadece açısal çapları, yüzey parlaklıkları ve yıldızlararası ortamdan ışıklarının ne kadar azaldığı bilgisinden giderek gökadamızda bulunan binlerce gezegenimsi bulutsunun uzaklığını saptamışlar.
Fotoğrafta gördüğünüz kolajda, gezegenimsi bulutsuların gerçek boyutları bir araya getirilmiştir. Uzaklığı ve açısal çapı bilinirse bulutsunun gerçek boyutunu bulabiliriz. Kolajda kullanılan eşel 4 IY'dır. Gökadamızda çapı en büyük olan gezegenimsi bulutsu 20 IY'dır, eğer o bu şekle konulsaydı tüm kareyi kaplayacaktı. Bir anlamda çapı 4 IY ve daha az olanlar şekle alınmıştır. Bayılırım bu gezegenimsi bulutsulara, ölürken bile güzeldir yıldızlar, unutmayın. Sevgilerimle...