Bugün son kez dağdan doğarken bir time lapse video yapmak istedim ama fotoğrafta gördüğünüz gibi bulutlar izin vermedi. Ben de bekledim yükselmesini ve dolunayı iyice yükseldikten sonra Selim'in balkonun altından çektim. Netlemeyi çok iyi yaptım bu sefer ve fotoğraf da güzel oldu.
Amerikadaki yerliler ve Avrupadaki eski çiftçiler her dolunaya isim vermişler, sizlere ara sıra sözünü ederim. Hatta bir kez de size "Bal Ayı"nı yazmıştım. Bizim kültürümüzde böyle bir bilgi yok. Bu Ekim dolunayına "Avcı Ayı" diyorlar. Aslında avcı ayının Ekim'de mi yoksa Kasımda mı olduğunu belirleyen "Hasat Ayı". Hasat ayını belirleyen ise 23 eylül yöresinde meydana gelen sonbahar ekinoksuna en yakın dolunayın adı. Eğer Hasat ayı Ekim'in ilk günlerine düşerse o zaman avcı ayı Kasım'a kalabiliyor.
Hasat kalktıktan sonra tarlada kalan artıklara üşüşen hayvanlar avcılar için müthiş bir olanak oluşturuyordu. Ayrıca yaprakları düşen ağaçlara konan kuşların da görülmesi daha kolay oluyor avcılar için. Diğer taraftan geyikler kışa hazırlık için daha fazla beslenmeye ve yağlanmaya gereksinim gösterdiği için dolunay ışığında hem bir şeyler yemek hem de su içmek için ortaya çıkıyor. İşte avcılar için mükemmel bir zaman aralığı.
Eylül ve Ekim aylarında ay yörüngesinin eğikliği nedeniyle Ay doğu ufkunda daha kuzeyden doğar, dolayısıyla gökyüzünde çok daha uzun zaman kalır. İşte böyle gecelerde çiftiçiler eğer işleri yarım kalmışsa akşamleyin de çalışmaya devam edebilirler. Ay bir yıl içinde hergün ortalama 50.47 dakika daha geç doğar. Fakat hasat ve avcı aylarında bu süre çok daha azdır, yaklaşık her gün yarım saat sonra doğar.
Bu dolunat adları hakkında çok şey yazmak mümkün ama bu avcı muhabbetinden nefret ediyorum. Saklıkent'de bu çıplak dağlarda bile projektörle kalan 2-3 tavşanı avlamak için tüm gece dolaşır bunlar. Keklık diye bir kuş kalmamış, düşünün doğanın halini. Ben avcılığa bir hobi olarak bakamıyorum, kusuruma bakmayın, sonunda bir canlıyı öldürmek başka bir şey değil. Sevgilerimle...