Uzun zamandır yazmıyorum, nedeni malum. O zaman size Türkiye'de ki internetin babasını tanıtayım. Kendisini 1992 veya 93 yıllarında tanıdım. Daha sonra da yanından ayrılmadım.

Tanıdığımda gördüğüm en önemli nokta bu kişi her gittiği yerde interneti tanıtıyordu ama bunun yanında birçok bakanlıkta ve devlet kurumlarında Linux sunucular kurarak onların interneti kullanmasını sağlıyordu. Hatta bir çok üniversitenin ilk sunucusunu MA kurmuştur. Her bilişim toplantısında özellikle devlet kurumlarının bilgi işlem yöneticilerine internetin neler getireceğini uzun uzun anlatırdı. 95 veya 96 yıllarında Türkiye Bilişim Derneğinin bir toplantısında o zamanın geleceği göremeyen dernek yöneticileri MA ile dalga geçmek için kendisine "İnternetçi Mustafa" demişlerdi, hiç unutmam.

Sanırım 1996 yılından itibaren beraberce Anadıluyu dolaşmaya başladık, bir çok üniversitede özellikle öğrencilere internetin neler getireceğini, bilişim dünyasının olanaklarını anlatmaya çalıştık. Linux İşletim sisteminin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu vurguladık. 2007 yıllarından itibaren ben kendimi bilişim dünyasından çektim ve gökbilim ile daha fazla ilgilenmeye çalıştım ama MA hiçbir zaman yalnız kalmadı. Gençler her zaman onun yanındaydı.

Bugün neden size internetin babasını tanıtmak ihtiyacını duydum. İlk tanıdığım günden bu yana ondan çok şey öğrendim, dizinin dibinden ayrılmadım hatta bir ara benim için internetin anası bile dediler, hiç gocunmadım, gururlandım. O 18 yıl sonra olacakları o zamandan biliyordu, internet toplum için yeni bir devrimdi diyordu. Sanayi devriminden sonra insanların artık akıl gücü ile para kazanacaklarını söylüyordu. En çok vurguladığı nokta da bu öylr bir değişim ki toplumlara "Tam Demokrasi"yi getirecek diyordu. Tüm söyledikleri çıkıyor, toplum evrimleşiyor, ilerliyor ama partilerimiz toplumun her zaman gerisinde kalıyor. 50 yıldır bu ülkede hiçbir partinin toplumun önünde olduğunu görmedim, o nedenle de hiç bir partiyi bugüne dek benimsemedim. O ilk yıllarda siyasetçilerin internet hakkında söylemlerini duysanız gülmekten kırılırsınız.

Her neyse o da ben de ikimiz aynı yılda doğmuşuz yani benim kadar yaşlıdır, ben veya o ölmeden önce benim bunları yazmam gerekirdi. Ülkesi için her şeyini feda eden sürekli hastahaneye yatıp orasını burasını kestiren Sevgili Akgül'ün benden daha fazla yaşayacağı bir gerçek ama düşündüklerimi dile getirmem gerekti. Şu anda kendisi gayet sağlıklı, turp gibi derler ya, işte öyle ve eminim yine kafası kime nasıl yardım edebilirim düşüncesi ile meşguldür.

Sayende öğrendik hocam internetin bir topluma neler getireceğini, bugün onu görüyoruz. Sen çok yaşa e mi? Sevgilerimle...