Aslan takımyıldızında birbirlerine yakın üç gökada bulunur, buna aslan üçlüsü denir ve gökyüzü fotoğrafçıları bunları çekmekten büyük keyf alırlar. İçlerinde en büyüğü M66'dır, diğer ikisinin kod adları ise M65 ve NGC 3628'dir. Sarmal bir gökada olan M66 bize çok yakın olup uzaklığı 35 milyon ışık yılı ve çapı ise 95 bin ışık yılı büyüklüğündedir, yani Samanyolu ile aynı büyüklüktedir.
Sarmal kolların hafifçe deforme olduğunu ve gökada düzleminden hafifçe yukarıya kaydığını görürüz. Buna neden daha önce NGC3628 ile etkileşime girmesi ve tedirginlik etkileri sonucu bu durumu almasıdır. Etkileşimin sonucunda gökadanın merkezindeki kütle yoğunluğu artmış, moleküllerin atomlara oranı yükselmiş ve sarmal kollardan birindeki nötral bulutlar gökada ile beraber dönmeyerek ayrılmıştır.
1780 yılındaCharles Messier tarafından keşfedilen bu gökadada en çok göze çerpan karanlık molekül bulutlarıdır. Yazın tepemizdeki Samanyolu düzlemine de baktığımızda her yerde yıldız değil bazı karanlık bölgeler görürüz. Bu karanlık bölgelerdeki toz bulutları arkalarındaki yıldızların ışığını soğurduğu için bize karanlık gözükür. Bu bölgeler yeni yıldızların doğumevleridir.
Hawaii adasının Mauna Kea tepesinde 15 m çaplı James Clerk Maxwell Teleskobu (JCMT) için milyonlarca dolara SCUBA adı verilen yeni bir kamera yapılmıştı. Kameranın özelliği kırmızıötesi ile radyo dalgaları arasında kalan milimetre dalgaboylarına duyarlı olmasıydı, teleskop da aslında radyo teleskoptu. Toz bulutları bu dalgaboyunda ışıma yaparlar, işte bu nedenle sözkonusu kamerayı ilk kez M66 gökadası üzerinde denendi.
Fotoğrafta yine iki ayrı dalgaboyunda çekilmiş fotoğrafın üst üste getirilmiş halini görüyorsunuz. SCUBA ile çekilmiş olan görüntü kırmızı renkte. Beyaz renkte görülen ise görünür bölgede çekilmiş. Görünür bölgede çekilen fotoğrafta bulunan karanlık bölgelerin kırmızı görüntüde nasıl parladığını aşikar. Gökadanın merkezi bölgesinin toz bulutu açısından ne kadar yoğun olduğu da yine fotoğraftan anlaşılıyor.