İnternete girdiğinizde çok ilginç çöp bilgilerle karşılaşırsınız. Jüpiterin sesi veya güneşin sesi gibi. Biliyorsunuz ses dalgalarının yayılması için atmosfer gibi ortam gereklidir, bu koşul uzayda olmadığı için ses duyulmaz.
Bizim Ümit'in benzetmesi ile uzayda elbisesiz iki arkadaş uzay yürüyüşü sırasında bir diğerinin kulağına eğilerek bağırsa bile diğeri duymaz.
Sonifikasyon , bilgiyi iletmek veya verileri algılamak için sesin kullanılmasıdır. Örneğin X-ışın teleskopları çeşitli frekanslarda gözlem yapar. Daha güzel örnek çektiğimiz fotoğraflarda parlak veya sönük pixeller var, işte bunları kullanarak bir fotoğrafı sese çevirmek mümkün oluyor. Bununla bilim insanları uğraşıyorlar, sanırım yeni bir görselleştirme değil, sesleştirme diyeceğimiz bir eylem.
Bir örnek vereceğim ama ince hangi bilimcilerin uğraştığını da yazayım. Bizim ülkemizdeki bilimsel kurumlarda bu tür çalışanlarımız yok. Gelişmiş ülkelerde her bilimsel kurumun, üniversiteler dahil halka bakan bir yüzü vardır. O kurumda yapılan çalışmaları halkın anlayacağı hale getiren, ortaokul ve lise öğrencileri için yine kurumun olanakları ile projeler hazırlayan birimler var ve burada çalışan bilimciler var. Sosyal medya uzmanı demek yeterli değil çünkü orta eğitim için çok çalışmalar yaparlar.
Bir de bizim üniversitelere, TUG'a, TUA'ya TÜBİTAK'a bakmanızı öneririm. O nedenle ortaöğretim öğrencileri liseyi bitirinceye dek hangi konuda kendilerini yetiştireceklerini bilmezler ve tüm bu kurumlar halkımızdan kopukturlar. TÜBİTAK'ı biraz bunlardan farklı düşünebiliriz, en azında bilimsel bir dergi çıkartmaya çalışırlar ve bilimsel kitapları çevirerek okuyuculara sunarlar. Sevgilerimle...